Kosova'nın Prizren şehrinden bir manzarayı gördüğünüz bu fotoğrafa baktığınız anda yazının başlığının neden "Balkanlar'daki Osmanlı" olduğunu anlamış olmalısınız.
Kosova 1389 yılında, 1. Murat tarafından 1. Kosova Savaşı ile fethedilmiştir. 1. Murat bu savaşta ölmüş olduğundan Kosova'da türbesi bulunmaktadır. Prizren şehri ise 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Kosova 1912'deki 1. Balkan Savaşı'na kadar 500 yıldan fazla Osmanlı idaresinde kalmıştır. Balkan Savaşı sonrasında ise Sırbistan'ın idaresine geçmiştir. Bu şehrin tarihi dokusunun 100 yıldır muhafaza ediliyor olması gerçekten takdire şayan.
Kosova'nın resmi dilleri Arnavutça ve Sırpça'dır. Ancak Türkçe de yaygın olarak konuşulmaktadır. Örneğin özellikle Prizren'de her yerde Türkçe konuşabilirsiniz. Üniversite'de bir süre aynı odada kaldığımız Prizren'li Arnavut bir arkadaşımız vardı. Hem Arnavut olup hem Türkçe konuşuyor olması bazılarını şaşırtıyordu. Oysa bizim ortak ve köklü bir geçmişimiz var.
Prizren'de Osmanlı döneminden kalan en ünlü yapı bu fotoğrafta gördüğünüz Sinan Paşa Camii'dir. 1615 yılında yapılan bu cami Bosna Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yaptırılmış ve adını ondan almıştır.
Prizren'de görebileceğiniz bir başka Osmanlı eseri, 1574 yılında inşa edilen Gazi Mehmet Paşa Hamamı'dır. Bu yapı aynı zamanda Balkanlar'daki en büyük hamamlardan biridir.
Osmanlı topraklarına katılmasının ardından Balkanlar'da Müslümanlık yayılmaya başlamış ve buradaki Müslümanlar Halvetiyye Tarikatı'nı benimsenmiştir. Yukarıdaki fotoğraflarda Şeyh Osman Baba tarafından 1712 yılında Prizren'de kurulan Halveti Tekkesi'nin görmektesiniz.
Prizren'de benim için en güzel şeylerden biri de her yerde tarihi çeşmelerin olması ve bu çeşmelerin hala faal durumda olmasıydı. İstanbul'da ne zaman kurumuş ve bir duvarın dibinde yalnızlığa terk edilmiş bir çeşme görsem aklıma Prizren gelir ve üzülürüm. Prizren'den sonra İstanbul'un çeşmeleri her yerde gözüme batmaya başladı; sanırım algıda seçicilik tam olarak böyle bir şey.
Örneğin; bizim mahalledeki Beşir Ağa Çeşmesi'nin tüm heybetine rağmen boş bir çerçeve gibi sokağın bir köşesinde anlamsızca durması çok can sıkıcı. Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz bu çeşme Osmanlı zamanında Habeşistan'dan (günümüzde Etiyopya) köle olarak geldikten sonra Harem'de Kızlar Ağalığı yapmış olan Beşir Ağa'nın İstanbul'da yaptırdığı 16 çeşmeden biri. 1733 yılında inşa edilen bu çeşme Fındıklı Meclisi Mebusan Yokuşu'nun başında, Gümüşsuyu ve Cihangir mahallelerinin kesiştiği noktada yer alıyor; diğer çeşmeler Eyüp, Fatih, ve Eminönü'nde bulunuyor.
Prizren'den son fotoğraf olarak şehrin Prizren Kalesi'nden görünümünü gösteren bu fotoğrafı paylaşıyorum. Yazının devamında Kosova'nın yakın tarihinden ve başkent Priştine'den bahsetmek istiyorum.
Bildiğiniz üzere; Kosova eskiden Sırbistan'a bağlı iken, bağımsızlık isteyen Kosova ile Sırbistan arasında 1998-1999 yıllarında büyük bir savaş yaşandı. NATO'nun Sırbistan'ı bombalamasının ardından savaş sona erdi ve Kosova Sırbistan'a bağlı özerk bir devlet haline geldi. Bu acı savaş sonrasında Sırplar'ın lideri Slobodan Miloşeviç Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde soykırım ve işkencenin de dahil olduğu birçok suçtan yargılandı. Yargılama devam etmekte iken hapishanede öldü.
Yukarıdaki fotoğraf Kosova'nın başkenti Priştine'deki "Newborn" anıtı önünde çekildi. İngilizce'de "Newborn" yeni doğan anlamına geliyor. Bu anıtın açılışı Kosova'nın Sırbistan'dan bağımsızlığını ilan ettiği 2008 yılında yapılmıştır. Kosova'nın tek taraflı olarak ilan ettiği bu bağımsızlık Sırbistan tarafından tanınmadığı için büyük bir siyasi krize neden olmuştur. Bu kriz halen devam etmektedir.
Priştine'de de birçok Osmanlı eseri bulunuyor. Bunlardan bir tanesi bu fotoğrafta görmüş olduğunuz Fatih Camii. Fatih Camii 1460 yılında yaptırılmıştır.
Camiinin diğer detaylarını ise yukarıdaki fotoğraflarda görebilirsiniz.
Fatih Camii'nin hemen karşısında ise yine bir Osmanlı eseri olan ve 1746 yılında Yaşar Paşa tarafından yaptırılan bu saat kulesi bulunuyor.
Böylece Kosova notlarımı aktararak bu bloga ve sizlere yıllar sonra yeniden merhaba demiş oldum :) Bir sonraki yazım aynı seyahatte görmüş olduğum, Osmanlı izlerini taşıyan bir başka Balkan şehri olan Üsküp'e (Makedonya) ilişkin olacak.
Yorumlar
Yorum Gönder