Salvador Dali yaşamı ve yapıtlarıyla beni kendisine hayran bırakan bir sanatçı. Bu nedenle onun doğduğu şehre gidip, onun kurduğu müzeyi görmek istedim.
Salvador Dali, İspanya'nın Katalonya bölgesinde yer alan Figueres şehrinden. Dali Müzesi de yine bu şehirde bulunuyor. Figueres'e Barselona'dan trenle 1,5 saatte ulaşılabiliyor. Bu yaz Barselona'ya gittiğimde, oradan Figueres'e geçerek Dali'nin yaşadığı diyarı ve müzesindeki eserleri görme fırsatı buldum.
Dali'nin müzesine doğru yürürken karşıma çıkan küçük bir meydanda buna rastladım, Dali!
Müze girişine uzanan merdivenlerdeyim. Figueres çok büyük bir yer olmadığından yürüyerek müzeye ulaşmam zor olmadı.
Karşınızda Dali müzesi. Bu bina eskiden tiyatro binası olarak kullanılıyormuş. Bu dönemde Dali ilk sergisini yine bu binada açmış ve o zaman henüz 14 yaşındaymış. 1930'lu yıllarda İspanya iç savaşı sırasında harap hale gelen bu bina 1960'lı yıllarda belediye tarafından Dali'ye hibe edilmiş. Sonrasında Dali binayı kendisine göre tasarlayarak kendi müzesini oluşturmuş ve 1974 yılında müze ziyarete açılmış.
Müzede durup tüm tabloların karşısına geçip fotoğrafını çekmeyi sevmiyorum. Hem orada bulunduğum zamanı buna harcamak yerine eserleri yakından incelemeye harcamak istediğimden, hem de bu resimlerin aynısını bilimum kaynaktan görmek mümkün olduğundan birkaçı dışında çok fazla tablo fotoğrafı çekmedim. Ama bu benim için özel bir çalışma olduğundan bunu sizinle de paylaşmak istiyorum. Her şeyin akıp gittiği bu resim beni gerçekten etkiledi.
Dilerseniz bu http://www.salvador-dali.org/museus/teatre-museu-dali/the-collection/ bağlantıya tıklayarak müze koleksiyonundan bir kısım eserlere göz atabilirsiniz.
Cuando Cae, Cae, 1972-73
|
Müzede durup tüm tabloların karşısına geçip fotoğrafını çekmeyi sevmiyorum. Hem orada bulunduğum zamanı buna harcamak yerine eserleri yakından incelemeye harcamak istediğimden, hem de bu resimlerin aynısını bilimum kaynaktan görmek mümkün olduğundan birkaçı dışında çok fazla tablo fotoğrafı çekmedim. Ama bu benim için özel bir çalışma olduğundan bunu sizinle de paylaşmak istiyorum. Her şeyin akıp gittiği bu resim beni gerçekten etkiledi.
Dilerseniz bu http://www.salvador-dali.org/museus/teatre-museu-dali/the-collection/ bağlantıya tıklayarak müze koleksiyonundan bir kısım eserlere göz atabilirsiniz.
Dali'nin müze tavanına çizmiş olduğu bu resim ise Dali ve eşi Gala'yı, onların cennete gidişlerini simgeliyor.
Bu da yine müzede yer alan bir bölümün tavanından. Sanırım Michelangelo tarafından Vatikan'daki Sistine Şapeli'nin tavanına resmedilen "Adem'in Yaratılışı"ndan esinlenilmiş.
Bu da orijinali. Vatikan'da Sistine Şapeli'ni gezerken orada fotoğraf çekmek yasak olmasına rağmen gizli gizli çekmiştim. Normalde her zaman kurallara uyarım ama Michelangelo'ya zaafım var :)
Müzede ilginç olan tek şey Dali'nin tabloları değildi. Yukarıdaki resimlerde birkaç örneğini gördüğünüz, Dali'nin tasarımı olan çılgın objeler müzeyi hayal alemine çeviriyor.
Çekmeceli Milo Venüs'ü |
Meşhur Milo Venüsü heykelinin Dali yorumu. Bu eserin orjinalini Paris'te Louvre Müzesi'nde görmüştüm. Sanat çevrelerince gelmiş geçmiş en mükemmel heykellerden biri olarak tanımlandığından dünyaca ünlü olan bu heykelin çevresinde müthiş bir kalabalık vardı. Bu kalabalığın yalnızca eserin popülerliliğinden kaynaklandığını düşünüyorum, zira orada çok daha iyi olan ancak ziyaretçilerin gözünün ucuyla bakıp geçtiği bir çok eser görmüştüm.
Bu da Milo Venüs'ünün Paris'teki orijinali. Ege'deki Milo adasında bulunduğu için ve Afrodit'i, yani Roma mitolojisindeki adıyla Venüs'ü temsil ettiği düşünüldüğü için bu şekilde adlandırılmış. Eserin kime ait olduğu bilinmiyor.
Yukarıdaki resimlerde gördükleriniz Dali'nin kişisel eşyalarından bir kaçı. En alt resimde gördüğünüz boyacı sandığını İstanbul'a geldiğinde görüp çok beğenmiş ve getirip koleksiyonuna katmış.
Dali'nin mezarı da yine müze binasında yer alıyor.
İşte Dali'nin büyük aşkı ve eşi Gala. Dali büyük bir tutkuyla bağlı olduğu Gala'nın birçok tablosunu yapmış. Dali ve Gala tanıştıklarında Gala'nın evli ve bir çocuk sahibi olması, Gala'nın Dali'den 10 yaş büyük olması bu aşka engel olmamış ve bir araya gelip ölene kadar tam 50 yıl birbirlerinden hiç kopmamışlar.
Bu resim ise Vatikan'dan. Burada da Dali'ye ait birkaç eser yer alıyordu. Dali'nin stili o kadar farklı ki resimlerin bulunduğu odaya girer girmez "Aa Dali de buradaymış!" diyorsunuz :)
Yine Dali ve Bunuel'in birlikte çalıştığı, senaryosunu beraber hazırladığı bir başka film ise 1930 yapımı L'Agé d'or (Altın Çağ). Bunuel ikinci filminde de Dali ile çalışmış oluyor. Burjuvazinin eleştirisi niteliğinde olan bu film Dali ve Bunuel'in hayal dünyasını yansıtan pek çok sembolik öğe içeriyor.
Her iki film de Fransa yapımı, bu nedenle orijinal isimleri Fransızca. İspanya'daki karışıklıklar ve daha sonrasında meydana gelen iç savaş nedeniyle çok uzun yıllar ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kalan Bunuel İspanya dışında Fransa, Meksika ve Amerika'da da yaşayarak bu ülkelerde film çekmeye devam etti. Bu nedenle filmlerinin dili de bulunduğu ülkeye göre değişti. Bunuel başka bir yazının konusu olmalı, onunla ilgili de anlatılacak çok şey var.
Dali Atomicus, 1948 |
Son Dali hatıram İstanbul'dan. İstanbul Modern'de sergilenen Magnum-Kontakt Baskılar sergisinde dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum'un fotoğrafçılarına ait kontakt baskılar sergileniyordu. Kontakt baskı, fotoğrafların negatif fotoğraf boyutunda tek bir kağıda pozlanması anlamına geliyor. Henüz dijital fotoğrafların çekilemediği dönemde kontakt baskılar fotoğrafçılar için çok önemliydi; zira art arda çekilen fotoğrafların hangisinin en iyisi olduğunu, basılmaya değer olduğunu tespit etmek için her birini ayrı ayrı basmaktansa tek bir kağıtta küçük boyutlarıyla inceleme imkanı buluyorlardı.
Amerikalı fotoğrafçı Philippe Halsman'ın 1948 tarihli Dali Atomicus isimli çalışması da bu sergide yer alıyordu. Amaç, bir odanın içerisinde Dali'yi çeşitli eşyalar ve üç kedi ile birlikte havada asılı duruyormuş gibi göstermekti. Bunu yapabilmek için saatlerce uğraştıklarına inanabiliyor musunuz? Yukarıda paylaştığım fotoğraf bu emeğin eseri. Bu fotoğrafın öncesine ait pozların kontakt baskıları bu fotoğrafın nasıl bir çaba ile oluşturulduğunu görme fırsatı sunuyordu.
Dünyanın pek çok yerinde Dali müzesi var, belki ileride onları da görüp bu yazıya eklemek mümkün olur, kim bilir :)
Yorumlar
Yorum Gönder