Ana içeriğe atla

Paskalya Hatırası


Ellerimizdeki boyanmış yumurtalarla ne mi yapıyoruz? Paskalya Bayramı'nı kutluyoruz. Yumurtaları tokuşturup birbirimizin yumurtasını kırmaya çalışıyoruz, ne yazık ki o şanslı kişi ben değilim :)

Bu yazı ile, Avrupa'da Paskalya Bayramı'na ilişkin izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hristiyanlarca her yıl ilkbaharda kutlanan paskalya bayramı ile Hz. İsa'nın çarmıha gerildikten sonra yeniden dirilişi kutlanıyor. Bildiğiniz üzere, bizim inancımıza göre Hz. İsa çarmıha gerilmedi. Zira; Allah onu yanına aldı. Bu husus Kuran'da Nisa suresinde şu şekilde belirtilmiştir: "Halbuki onu öldürmediler. Onu salbetmediler (asmadılar) da. Onlara İsa gibi gösterildi. Aksine, Allah onu kendine yükseltmiştir." Hristiyanlar ise İsa'nın çarmıha gerildiğine, üç gün sonra ise, bir Pazar günü, yani Paskalya günü dirildiğine inanıyorlar. 


Paskalya'nın en önemli sembolü rengarenk boyanmış yumurtalar. Kimileri yumurtayı tek renge boyarken kimileri ise, yukarıdaki resimde olduğu gibi, yumurtadan bir sanat eseri yaratıyor.


Paskalyanın bir başka sembolü ise, Paskalya tavşanı. Paskalya döneminde özellikle İsviçre, Almanya, Belçika gibi çikolatası ile ünlü ülkelerde her yer tavşan şeklinde çikolatalarla dolup taşıyor. Yukarıdaki çikolatanın üzerinde Goldhase yazılı, bu Almanca'da altın tavşan demek. Bu arada Lindt İsviçre'nin en ünlü çikolata markası. Yurt dışında bulunduğum sırada Lindt çikolata müzesini de gezme şansım oldu. Burada yer alan ve bir taraftan çikolata üreten makinelerin arasında çikolatanın tüm yapım evrelerini birebir görme fırsatı buldum. 



"Avrupa'dan Noel İzlenimleri" başlıklı yazımda Noel'in Türkiye'deki düşüncenin aksine aile ile kutlanan güzel bir gelenek olduğunu, Türkiye'de ise yılbaşı ile karıştırılan Noel'in çok farklı algılandığını söylemiştim. Noel için söylediklerim Paskalya için de geçerli. Paskalya'da tüm aile bir araya geliyor, sonrasında tıpkı bizim bayramlarımızda olduğu gibi aile büyükleri ziyaret ediliyor. 

Paskalya'da herkes birbirine -yukarıdaki resimde olduğu gibi- Paskalya sepeti hazırlıyor. Bu sepete, yukarıda belirttiğim boyanmış yumurtalar ile tavşan şeklinde çikolatalar başta olmak üzere çeşitli şekerlemeler konuluyor. Önce ahşap sepetlerin içini çim görüntüsü veren plastik yeşillikler ile kaplıyoruz, sonrasında malzemeleri özenerek bu sepete yerleştiriyoruz. Benim için Paskalya'nın en güzel anlarından biri bu sepetleri hazırlamaktı. Her sepetin üstüne sahibinin ismi yazılıyor. Ama bu sepetlere kavuşmak o kadar kolay değil, usulen onları bahçede saklıyoruz ve herkes etrafa dağılıp kendi sepetlerini bulmaya çalışıyor. 


İşte biri uzun aramaların sonunda nihayet sepetine kavuşuyor.


Kiminin sepeti ise gizlendiği yerde hala sahibini bekliyor.


Bu çocukça bir oyun değil, bir gelenek, herkes sepetini kendisi arayıp bulmak zorunda. ama itiraf etmeliyim ki 85 yaşındaki babaanne sepetini ararken ona gerçekten kıyamadım, neredeyse  kendimi tutamayıp yerini söyleyecektim.


Fakat bir süre sonra buna gerek kalmadan o da sepetini buldu.


Böylece günü noktalıyoruz. Paskalya sona erdiğinde, elimde sevgi ve kahkaha dolu bir gün ve sepet sepet yumurta, çikolata ve şekerleme kalıyor. Günün yorgunluğunu atmak için ise onlara İstanbul'dan getirdiğim kahve takımıyla Türk kahvesi pişiriyorum. Bu da benim Paskalya süprizim :) 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Yunan

Efes Antik Kenti Antik Yunan medeniyeti her zaman ilgimi çekmiştir. Benim için bu ilgiyi doruğa ulaştıran ve bu eserlerin peşinden şehir şehir gezmeme neden olan şey yıllar önce Efes Antik Kenti'ni görmek oldu. Bu nedenle benim için Efes'in yeri ayrıdır. Efes Antik Kenti İzmir'in Selçuk ilçesinde yer almaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan Efes Antik Kenti tiyatro, tapınaklar ve diğer eserler ile muhteşem bir görsel şölendir. Görkemli bir geçmişi olan Efes, bu toprakların Roma İmparatorluğu tarafından fethedilmesinin ardından, Asya eyaletinin başkenti olmuştur. Efes'te inşa edilen Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir. İngilizler tarafından götürülen Artemis Tapınağı'nın parçaları British Museum'da sergilenmekte   olduğundan, tapınağın bulunduğu yerde birkaç sütundan başka bir şey görmeniz mümkün değildir. Yukarıdaki Antik Yunan haritasından da göreceğiniz üzere, Efes dışında daha başka birço

Laodikya Kilisesi ve Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlık

Bir önceki yazıda Denizli'de bulunan Laodikya Antik Kenti'nden bahsetmiş ve Roma İmparatorluğu döneminden kalan eserleri anlatmıştım. Laodikya Antik Kenti'ndeki yerleşim Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlığın yayılmasından sonraki dönemde de devam ettiğinden bu antik kentin bir de kilisesi bulunuyor. Bu dönemde yapılan ilk kiliselerden biri olan Laodikya Kilisesi'ni anlatacağım bu yazıda Roma İmparatorluğu ve Hristiyanlığın ilişkisinden de bahsedeceğim.   Bildiğiniz üzere; Antik Yunan devletlerinde ve devamındaki Roma İmparatorluğu'nda çok tanrılı bir din anlayışı mevcuttu. Bizim Yunan Mitolojisi olarak adlandırdığımız yapı aslında o dönemdeki inanç sistemini oluşturuyordu. Dolayısıyla, Yunan ve Roma döneminden kalan antik kentlerdeki kutsal mekanlar Zeus, Apollon, Artemis gibi tanrı ve tanrıçalara adanan tapınaklardır.  Laodikya Antik Kenti'nde de, bir önceki yazımda bahsettiğim, Apollon, Artemis ve Afrodit'e adanan, yukarıdaki fotoğrafta yer alan tapına

Sagalassos Antik Kenti&Antoninler Çeşmesi

  Geçen hafta paylaştığım yazıda bahsettiğim üzere, bu yazımda Sagalassos Antik Kenti'ni anlatacağım. Elbette, 1.700 metre yükseklikte yer alan ve çok geniş bir alana yayılan bu büyüleyici yerde geçirdiğim 3,5 saati her detayıyla anlatmam mümkün değil.  Sagalassos Burdur'un Ağlasun ilçesinde yer alıyor. Ağlasun adı da Sagalassos'un zaman içerisinde türetilmesi ile verilen bir isim. Antik kent yüksek bir dağın yamacında kurulu iken, Selçuklular Anadolu'ya geldiklerinde antik kentin aşağısında yer alan ovaya, bugünkü Ağlasun ilçesine yerleşmişlerdir.  Sagalassos Antik Kenti, bir Anadolu halkı olan Luviler tarafından kurulmuş ve M.Ö. 333 yılında Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. M.Ö. 25 yılında ise Roma İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Burada bulunan yapıların çoğu Roma dönemine aittir. Sagalassos Antik Kenti 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır.  Sagalassos, Roma İmparatoru Hadrian döneminde Roma İmaparatorluğu'nun Pisidia e

Salvador Dali'nin Evrenine Yolculuk

Salvador Dali yaşamı ve yapıtlarıyla beni kendisine hayran bırakan bir sanatçı. Bu nedenle onun doğduğu şehre gidip, onun kurduğu müzeyi görmek istedim. Salvador Dali, İspanya'nın Katalonya bölgesinde yer alan Figueres şehrinden. Dali Müzesi de yine bu şehirde bulunuyor. Figueres'e Barselona'dan trenle 1,5 saatte ulaşılabiliyor. Bu yaz Barselona'ya gittiğimde, oradan Figueres'e geçerek Dali'nin yaşadığı diyarı ve müzesindeki eserleri görme fırsatı buldum. Dali'nin müzesine doğru yürürken karşıma çıkan küçük bir meydanda buna rastladım, Dali! Müze girişine uzanan merdivenlerdeyim. Figueres çok büyük bir yer olmadığından yürüyerek müzeye ulaşmam zor olmadı.  Karşınızda Dali müzesi. Bu bina eskiden tiyatro binası olarak kullanılıyormuş. Bu dönemde Dali ilk sergisini yine bu binada açmış ve o zaman henüz 14 yaşındaymış. 1930'lu yıllarda İspanya iç savaşı sırasında harap hale gelen bu bina 1960'lı yıllarda belediye ta

Batı Karadeniz'in Gizli Hazinesi: Pompeiopolis Antik Kenti

  Roma İmparatorluğu'ndan kalan antik kentler denilince hep Ege ve Akdeniz bölgesi akla gelir. Oysa Karadeniz Bölgesi'nde de birçok antik kent bulunuyor. Yalnızca henüz kazıları tamamlanmadığı için çok fazla kişi tarafından bilinmiyor. İşte Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde yer alan Pompeiopolis Antik Kenti de bunlardan biri.  (Görsel: https://tr.wikipedia.org/wiki/Pontus_Krallığı) Kastamonu, geçmişte Karadeniz'de hüküm süren Pontus Krallığı sınırları içerisinde yer almaktaydı. M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar'ın Pontus Krallığı'nı ortadan kaldırmalarının ardından Roma İmparatorluğu'nun Paflagonya eyaleti içerisine dahil edilmiştir. Pompeiopolis, şehri fetheden Romalı komutan Pompeius tarafından M.Ö. 65 yılında, Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde kurulmuştur. Kent daha sonrasında Roma İmparatorluğu'nun Paflagonya eyaletinin başkenti ilan edilmiştir. Türkler'in Anadolu'ya girmesinden sonra, 1213 yılında, bu bölge Çobanoğulları Beyliği'nin hakimiyet