Ana içeriğe atla

Köln Karnavalı


Her yıl Şubat ayında Almanya'nın Köln kentinde büyük bir karnaval düzenleniyor. Tüm Kölnlüler farklı kostümler giyerek sokaklara dökülüyor. Karnaval günü kimse işe gitmiyor, herkes bu eğlenceye katılıyor. 

Köln Karnavalı'nın tarihi çok eskiye dayanıyor, ilk karnaval 1823 tarihinde kutlanmış. Karnavalın Paskalya ile de bir bağlantısı var. Şöyle ki; Hristiyanlık'ta Hz. İsa'nın dirilişinin kutlandığı Paskalya öncesi bir perhiz dönemi bulunuyor. Hristiyanlar bu 40 günlük bu perhiz dönemi boyunca et tüketmiyorlar. Bu sebeple İngilizce "carnival" ve Almanca "karneval" olarak yazılan karnaval sözcüğünün Latince "carne vale" yani "ete veda" deyişinden türetildiği belirtiliyor. İşte karnaval bu arınma ve perhiz dönemi öncesinde son kez eğlenme fırsatı sunuyor. 

Köln Karnavalı büyük perhizden bir hafta önce başlıyor ve her gün farklı etkinliklerle bir hafta boyunca devam ediyor. Her günün ayrı bir ismi var ve karnaval Aschermittwoch'da yani "Kül Çarşambası"nda sona eriyor. Zira Aschermittwoch ile büyük perhiz başlıyor. Bir haftalık karnavalın en önemli günü Rosenmontag yani "Gül Pazartesisi". En büyük ve kalabalık etkinlikler bu gün yapılıyor.


Yukarıda da belirttiğim gibi Karnaval'a katılanlar bir kostüm seçiyorlar. Karnaval'ın çok meşhur olduğu Köln'de kostüm alabileceğiniz o kadar çok mağaza ve her mağazada o kadar çok çeşit var ki kendinize uygun bir kostüm bulamamanız olanaksız.


İşte bu da benim kostümüm :) Şubat ayında Köln'de hava buz gibi olduğu için böyle tüylü bir kostüm tercih ettim. Yanımdan mini etekli kostümlerle geçen Alman kızlarını gördükçe ben daha çok üşüyordum. 



Karnaval boyunca cıvıl cıvıl olan Köln sokaklarında her köşe başında eğlenen, dans eden,şarkı söyleyen insanlar görebilirsiniz. Eğer daha öncesinden Almanlar'ı tanıyorsanız, o ciddi insanların nasıl böyle sevimli ve şeker olabildiklerine inanamayacaksınız.





Yukarıda bahsettiğim gibi, Rosenmontag (Gül Pazartesisi) karnavalın en özel günü. Rosenmontag'ta sabah erken saatlerden akşama kadar güzergah boyunca birbirinden renkli ve çeşitli Karnaval arabaları ile geçit töreni yapılıyor. Bu geçit törenine Rosenmontagszug adı veriliyor. Yukarıdaki resimlerde bunların birkaç örneğini görmektesiniz.



Bu geçit törenini izlemek istiyorsanız -ki kesinlikle kaçırmamalısınız- sabahın erken saatlerinde Karnaval arabalarının geçeceği güzergahta yerinizi almalısınız.

Geçit törenin başlaması ile her yerden "Kölle Alaaf!" sesleri yükseliyor. Köln Almancası'na ait bir deyiş olan Kölle Alaaf'ı "Çok yaşa Köln" olarak çevirebiliriz. Ayrıca festivale katılan insanlar da birbirlerini "Alaaf!" diye selamlıyorlar.



Sizce ellerini kaldıran bu insanlar ne yapıyor? Karnaval arabalarını mı selamlıyor? Hayır, bu insanlar "kamelle" istiyor. Kamelle Köln Almancasında "şekerleme" demek. Almanya'da ortak konuşulan Almanca dışında her bölgede Almanca'nın farklı bir yerel aksanı konuşuluyor. Almanca bilmeniz bu yerel dili anlamanıza yetmiyor.

Konumuza dönersek, her geçen Karnaval arabası seyircilerin üzerine şeker, çikolata vs. atıyor. İnsanlar da bunları yerden toplamak için ya da havada kapmak için birbiriyle yarışıyor. Bazı çikolatalar o kadar büyük ki kafanıza çarptığında gerçekten canınızı yakıyor. Avrupalılar medeni insanlar, bir şeker için birbirlerini ezmezler diye düşünmeyin, çocukların elinden şekerleme kapanları gördü bu gözler :)

Usulen ben de sırt çantamla gittim ve akşama kadar orada olduğum için hiç zahmet çekmememe rağmen bir çanta dolusu kamelle topladım. Tahmin edersiniz ki bu kadar kamelleden sonra birkaç ay şeker ve çikolata yiyemedim :)



Karnaval İsviçre'de de kutlanıyor. Burada kıyafetlerden ziyade maskeler öne geçiyor. Yukarıdaki resimlerde eski karnaval günlerinden kalma maskeler görmektesiniz. Bu maskeler İsviçre Zürih'te bulunan Rietberg Müzesi'nden. 



Nihayet akşam oluyor, geçit töreni sona eriyor ve muhteşem bir gün geride kalıyor. Ben de bu özel günü yaşamış olmanın sevinciyle metroda kamelle yiyerek eve dönüyorum :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Yunan

Efes Antik Kenti Antik Yunan medeniyeti her zaman ilgimi çekmiştir. Benim için bu ilgiyi doruğa ulaştıran ve bu eserlerin peşinden şehir şehir gezmeme neden olan şey yıllar önce Efes Antik Kenti'ni görmek oldu. Bu nedenle benim için Efes'in yeri ayrıdır. Efes Antik Kenti İzmir'in Selçuk ilçesinde yer almaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan Efes Antik Kenti tiyatro, tapınaklar ve diğer eserler ile muhteşem bir görsel şölendir. Görkemli bir geçmişi olan Efes, bu toprakların Roma İmparatorluğu tarafından fethedilmesinin ardından, Asya eyaletinin başkenti olmuştur. Efes'te inşa edilen Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir. İngilizler tarafından götürülen Artemis Tapınağı'nın parçaları British Museum'da sergilenmekte   olduğundan, tapınağın bulunduğu yerde birkaç sütundan başka bir şey görmeniz mümkün değildir. Yukarıdaki Antik Yunan haritasından da göreceğiniz üzere, Efes dışında daha başka birço

Laodikya Kilisesi ve Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlık

Bir önceki yazıda Denizli'de bulunan Laodikya Antik Kenti'nden bahsetmiş ve Roma İmparatorluğu döneminden kalan eserleri anlatmıştım. Laodikya Antik Kenti'ndeki yerleşim Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlığın yayılmasından sonraki dönemde de devam ettiğinden bu antik kentin bir de kilisesi bulunuyor. Bu dönemde yapılan ilk kiliselerden biri olan Laodikya Kilisesi'ni anlatacağım bu yazıda Roma İmparatorluğu ve Hristiyanlığın ilişkisinden de bahsedeceğim.   Bildiğiniz üzere; Antik Yunan devletlerinde ve devamındaki Roma İmparatorluğu'nda çok tanrılı bir din anlayışı mevcuttu. Bizim Yunan Mitolojisi olarak adlandırdığımız yapı aslında o dönemdeki inanç sistemini oluşturuyordu. Dolayısıyla, Yunan ve Roma döneminden kalan antik kentlerdeki kutsal mekanlar Zeus, Apollon, Artemis gibi tanrı ve tanrıçalara adanan tapınaklardır.  Laodikya Antik Kenti'nde de, bir önceki yazımda bahsettiğim, Apollon, Artemis ve Afrodit'e adanan, yukarıdaki fotoğrafta yer alan tapına

Sagalassos Antik Kenti&Antoninler Çeşmesi

  Geçen hafta paylaştığım yazıda bahsettiğim üzere, bu yazımda Sagalassos Antik Kenti'ni anlatacağım. Elbette, 1.700 metre yükseklikte yer alan ve çok geniş bir alana yayılan bu büyüleyici yerde geçirdiğim 3,5 saati her detayıyla anlatmam mümkün değil.  Sagalassos Burdur'un Ağlasun ilçesinde yer alıyor. Ağlasun adı da Sagalassos'un zaman içerisinde türetilmesi ile verilen bir isim. Antik kent yüksek bir dağın yamacında kurulu iken, Selçuklular Anadolu'ya geldiklerinde antik kentin aşağısında yer alan ovaya, bugünkü Ağlasun ilçesine yerleşmişlerdir.  Sagalassos Antik Kenti, bir Anadolu halkı olan Luviler tarafından kurulmuş ve M.Ö. 333 yılında Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. M.Ö. 25 yılında ise Roma İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Burada bulunan yapıların çoğu Roma dönemine aittir. Sagalassos Antik Kenti 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır.  Sagalassos, Roma İmparatoru Hadrian döneminde Roma İmaparatorluğu'nun Pisidia e

Salvador Dali'nin Evrenine Yolculuk

Salvador Dali yaşamı ve yapıtlarıyla beni kendisine hayran bırakan bir sanatçı. Bu nedenle onun doğduğu şehre gidip, onun kurduğu müzeyi görmek istedim. Salvador Dali, İspanya'nın Katalonya bölgesinde yer alan Figueres şehrinden. Dali Müzesi de yine bu şehirde bulunuyor. Figueres'e Barselona'dan trenle 1,5 saatte ulaşılabiliyor. Bu yaz Barselona'ya gittiğimde, oradan Figueres'e geçerek Dali'nin yaşadığı diyarı ve müzesindeki eserleri görme fırsatı buldum. Dali'nin müzesine doğru yürürken karşıma çıkan küçük bir meydanda buna rastladım, Dali! Müze girişine uzanan merdivenlerdeyim. Figueres çok büyük bir yer olmadığından yürüyerek müzeye ulaşmam zor olmadı.  Karşınızda Dali müzesi. Bu bina eskiden tiyatro binası olarak kullanılıyormuş. Bu dönemde Dali ilk sergisini yine bu binada açmış ve o zaman henüz 14 yaşındaymış. 1930'lu yıllarda İspanya iç savaşı sırasında harap hale gelen bu bina 1960'lı yıllarda belediye ta

Batı Karadeniz'in Gizli Hazinesi: Pompeiopolis Antik Kenti

  Roma İmparatorluğu'ndan kalan antik kentler denilince hep Ege ve Akdeniz bölgesi akla gelir. Oysa Karadeniz Bölgesi'nde de birçok antik kent bulunuyor. Yalnızca henüz kazıları tamamlanmadığı için çok fazla kişi tarafından bilinmiyor. İşte Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde yer alan Pompeiopolis Antik Kenti de bunlardan biri.  (Görsel: https://tr.wikipedia.org/wiki/Pontus_Krallığı) Kastamonu, geçmişte Karadeniz'de hüküm süren Pontus Krallığı sınırları içerisinde yer almaktaydı. M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar'ın Pontus Krallığı'nı ortadan kaldırmalarının ardından Roma İmparatorluğu'nun Paflagonya eyaleti içerisine dahil edilmiştir. Pompeiopolis, şehri fetheden Romalı komutan Pompeius tarafından M.Ö. 65 yılında, Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde kurulmuştur. Kent daha sonrasında Roma İmparatorluğu'nun Paflagonya eyaletinin başkenti ilan edilmiştir. Türkler'in Anadolu'ya girmesinden sonra, 1213 yılında, bu bölge Çobanoğulları Beyliği'nin hakimiyet