Ana içeriğe atla

Doğrudan Demokrasinin Son Kalesi: İsviçre


Demokrasinin doğduğu Eski Yunan'da meclis o bölgede yaşayan halktan oluşmaktaydı. Yani halkın kendisini temsil edecek bir vekile ihtiyaç duymaksızın bizzat mecliste yer alması mümkündü. "Doğrudan demokrasi" denilen ve günümüzde ütopik olduğu düşünülen bu kavramın İsviçre'nin bazı bölgelerinde hala uygulanmakta olduğunu biliyor muydunuz?

Eğer bu sistemin nasıl işlediğini merak ediyorsanız, İsviçre'de bir halk meclisini ziyaret etme şansı bulmuş biri olarak size anlatacaklarım var.

Hukuk Fakültesi'nin ilk yılında, Anayasa Hukuku dersinde, hocamızın doğrudan demokrasiyi anlatırken İsviçre'deki uygulamadan söz etmesi ile bu konudan haberdar olmuştum. O zaman duyduğumda inanamadığım bu meclisi nihayet İsviçre'nin küçük bir kantonu olan Glarus'ta bizzat gözlemleme şansı buldum.

Halkın katılımıyla oluşan bu toplantılara Landsgemeinde adı veriliyor. İsviçre küçük krallıkların birlik oluşturmaya karar vermesi üzerine kurulmuş ve her bir krallık bir kantonu oluşturuyor. Kantonların kendi anayasası, parlamentosu ve hükümeti var. Bunun dışında hepsinin üstünde bütünlük sağlayan İsviçre hükümeti, parlamentosu ve anayasası bulunuyor. Landsgemeinde, İsviçre'nin birleşme kararı alan ilk kantonlarının bir araya gelmesiyle ilk birliğini sağladığı Orta Çağ'dan beri gerçekleştiriliyor. Zaman geçtikçe günümüz şartları nedeniyle kantonlar birer birer bu uygulamadan vazgeçmek zorunda kalsa da iki kanton, Glarus ve Appenzell Innerrhoden, nüfuslarının da az olmasının avantajıyla bu uygulamaya devam ediyor.


Bu kısa açıklamadan sonra toplantı gününe dönebiliriz. Öncelikle sabah 09.30'da, yapılacak toplantıyı haber veren kilise çanları çalmaya başladı. Bu esnada önde bando arkada kantondaki resmi görevliler ve davetli bulunan bir bakan toplantının yapılacağı alana doğru yürümeye başladılar. Ardında orada bulunan herkesin konvoya eklenmesi ile Landsgemeindeplatz'a yani toplantının yapılacağı meydana ulaşıldı.

Landsgemeindeplatz'da bir daire halinde alanı çevreleyen sıralar bulunuyor ve hemen ortasında konuşmaların yapıldığı kürsüyü barındırıyor. O kantonda ikamet edenlerin dışında bu alana girmek mümkün değil. 


Zira; polis, alana giriş esnasında seçmenlere posta yoluyla gönderilen toplantıya katılım belgesinin varlığını kontrol ediyor. 


Bu belgenin bir yüzünde, o gün yapılacak toplantıda görüşülecek maddeler sıralı bir halde bulunuyor. 


Meydanın hemen yanında ise ziyaretçiler için tribünler yer alıyor. Ben de olan biteni buradan gözlemleme fırsatı buldum. 


Açılış konuşmasının ardından, sırasıyla, toplantı belgesindeki maddelerin her birinin görüşülmesine geçiliyor. Görüşülecek madde okunduğunda itirazı olanlar kürsüye gelerek bu konuda itirazlarını belirtebiliyorlar. 


Bu itirazlar doğrultusunda oylamaya geçiliyor ve oy vermek isteyenler ellerindeki kağıdı havaya kaldırmak suretiyle bunu gerçekleştiriyorlar. Oylar tek tek sayılmıyor ama nüfus çok yoğun olmadığı için bu renkli kağıtları havaya kaldırdıklarında oluşan görüntüye göre çoğunluğun gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılabiliyor. Okunan maddeye kimsenin itirazı olmaması durumunda oylama yapılmasına gerek kalmaksızın madde kabul edilmiş oluyor. 

Sabah 09.30'da başlayan ve 13.00'te sona eren görüşme başından sonuna kadar sağanak yağmur altında gerçekleşti. Toplantının bitişi de yine başlangıcı gibi kilisenin çan sesleriyle duyuruldu. Havanın çok kötü olduğu durumlarda toplantı bir sonraki haftaya ertelenebiliyormuş ama bir Mayıs sabahını daha kötü hayal edemiyorum :) Toplantı sona erdiğinde şemsiyeye rağmen ıslanmış ve soğuktan donmuş bir haldeydim. Ama her şeye rağmen bu anı yaşamaya değerdi :) 


Bu fotoğraf ise başkent Bern'deki İsviçre Federal Meclis Binası'ndan. Duvardaki resimde bir Landsgemeinde tasvir ediliyor.


İsviçre Federal Meclis Binası demişken, bu şık meclis salonunun fotoğrafını da paylaşmadan olmaz. İsteyen herkesin bu salonda yapılan görüşmeleri izlemesi mümkün. İsviçre'nin resmi dilleri Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanşça ve meclis konuşmaları bu dillerden biriyle yapılıyor. Ama konuşma hangi dilde olursa olsun diğer resmi dillere de simültane tercüme yapılıyor. 

Günümüzde doğrudan demokrasinin uygulanmasının zorluğu tartışılsa da, hiç değilse yarı doğrudan demokrasi yolu ile halkın yönetime daha çok katılımının sağlanması mümkündür. İsviçre'de doğrudan demokrasi ülke çapında uygulanmamakta ise de; yarı doğrudan demokrasi metotlarıyla, örneğin referandum yoluyla, sık sık halkın görüşüne başvurulmaktadır.

Referandum bizde çok istisnai bir yöntem ve halkın talebiyle referanduma gidilmesi mümkün değil. Oysa İsviçre'de yıl içerisinde birçok kez referandum yapılıyor ve hemen hemen her konuda halkın görüşleri doğrultusunda hareket ediliyor. Bu referandumun işleyişi de bizdekinden farklı gerçekleşiyor. Öncelikle devlet tarafından seçmenlere bir zarf içinde evet-hayır oy kağıtları ve buna ait zarf ile referanduma gidilecek konu hakkında bilgi içeren bir broşür gönderiliyor. Bu broşürde öncelikle oylanacak husus anlatılırken, ardından bu konuyla ilgili farklı görüşlere yer veriliyor. Bu bilgilendirme ışığında seçmenler oylarını belirleyerek hangi yönde oy kullanacaklarsa buna ilişkin oy kağıdını zarfa koyuyorlar. Bu zarf kapatılıyor ve üzerinde bulunan delikler sayesinde dışarıdan hangi yönde oy kullandığı görülebiliyor. Daha sonra bu zarfı büyük zarfın içine koyarak ilgili adrese postalıyorlar. 

Bu gibi yöntemlerin etkin bir şekilde uygulanmasının bilinçli bir topluma bağlı olduğu, bilinçli toplum oluşturulmasının da ancak iyi bir eğitim sistemi ile gerçekleştirileceği açıktır. Bu nedenle kendimizi dünyanın diğer ülkelerinden aşağıda görmek ve biz yapamayız, bize uymaz diye düşünmek yerine dünyadaki her insanın eşit olduğunun, farklılığın eğitimle gerçekleştiğinin bilincinde olmalı, çocuklarımızı eğitmenin de bizim ellerimizde olduğunu unutmamalıyız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Yunan

Efes Antik Kenti Antik Yunan medeniyeti her zaman ilgimi çekmiştir. Benim için bu ilgiyi doruğa ulaştıran ve bu eserlerin peşinden şehir şehir gezmeme neden olan şey yıllar önce Efes Antik Kenti'ni görmek oldu. Bu nedenle benim için Efes'in yeri ayrıdır. Efes Antik Kenti İzmir'in Selçuk ilçesinde yer almaktadır. Oldukça geniş bir alana yayılmış olan Efes Antik Kenti tiyatro, tapınaklar ve diğer eserler ile muhteşem bir görsel şölendir. Görkemli bir geçmişi olan Efes, bu toprakların Roma İmparatorluğu tarafından fethedilmesinin ardından, Asya eyaletinin başkenti olmuştur. Efes'te inşa edilen Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilmektedir. İngilizler tarafından götürülen Artemis Tapınağı'nın parçaları British Museum'da sergilenmekte   olduğundan, tapınağın bulunduğu yerde birkaç sütundan başka bir şey görmeniz mümkün değildir. Yukarıdaki Antik Yunan haritasından da göreceğiniz üzere, Efes dışında daha başka birço

Laodikya Kilisesi ve Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlık

Bir önceki yazıda Denizli'de bulunan Laodikya Antik Kenti'nden bahsetmiş ve Roma İmparatorluğu döneminden kalan eserleri anlatmıştım. Laodikya Antik Kenti'ndeki yerleşim Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlığın yayılmasından sonraki dönemde de devam ettiğinden bu antik kentin bir de kilisesi bulunuyor. Bu dönemde yapılan ilk kiliselerden biri olan Laodikya Kilisesi'ni anlatacağım bu yazıda Roma İmparatorluğu ve Hristiyanlığın ilişkisinden de bahsedeceğim.   Bildiğiniz üzere; Antik Yunan devletlerinde ve devamındaki Roma İmparatorluğu'nda çok tanrılı bir din anlayışı mevcuttu. Bizim Yunan Mitolojisi olarak adlandırdığımız yapı aslında o dönemdeki inanç sistemini oluşturuyordu. Dolayısıyla, Yunan ve Roma döneminden kalan antik kentlerdeki kutsal mekanlar Zeus, Apollon, Artemis gibi tanrı ve tanrıçalara adanan tapınaklardır.  Laodikya Antik Kenti'nde de, bir önceki yazımda bahsettiğim, Apollon, Artemis ve Afrodit'e adanan, yukarıdaki fotoğrafta yer alan tapına

Sagalassos Antik Kenti&Antoninler Çeşmesi

  Geçen hafta paylaştığım yazıda bahsettiğim üzere, bu yazımda Sagalassos Antik Kenti'ni anlatacağım. Elbette, 1.700 metre yükseklikte yer alan ve çok geniş bir alana yayılan bu büyüleyici yerde geçirdiğim 3,5 saati her detayıyla anlatmam mümkün değil.  Sagalassos Burdur'un Ağlasun ilçesinde yer alıyor. Ağlasun adı da Sagalassos'un zaman içerisinde türetilmesi ile verilen bir isim. Antik kent yüksek bir dağın yamacında kurulu iken, Selçuklular Anadolu'ya geldiklerinde antik kentin aşağısında yer alan ovaya, bugünkü Ağlasun ilçesine yerleşmişlerdir.  Sagalassos Antik Kenti, bir Anadolu halkı olan Luviler tarafından kurulmuş ve M.Ö. 333 yılında Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. M.Ö. 25 yılında ise Roma İmparatorluğu topraklarına katılmıştır. Burada bulunan yapıların çoğu Roma dönemine aittir. Sagalassos Antik Kenti 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınmıştır.  Sagalassos, Roma İmparatoru Hadrian döneminde Roma İmaparatorluğu'nun Pisidia e

Salvador Dali'nin Evrenine Yolculuk

Salvador Dali yaşamı ve yapıtlarıyla beni kendisine hayran bırakan bir sanatçı. Bu nedenle onun doğduğu şehre gidip, onun kurduğu müzeyi görmek istedim. Salvador Dali, İspanya'nın Katalonya bölgesinde yer alan Figueres şehrinden. Dali Müzesi de yine bu şehirde bulunuyor. Figueres'e Barselona'dan trenle 1,5 saatte ulaşılabiliyor. Bu yaz Barselona'ya gittiğimde, oradan Figueres'e geçerek Dali'nin yaşadığı diyarı ve müzesindeki eserleri görme fırsatı buldum. Dali'nin müzesine doğru yürürken karşıma çıkan küçük bir meydanda buna rastladım, Dali! Müze girişine uzanan merdivenlerdeyim. Figueres çok büyük bir yer olmadığından yürüyerek müzeye ulaşmam zor olmadı.  Karşınızda Dali müzesi. Bu bina eskiden tiyatro binası olarak kullanılıyormuş. Bu dönemde Dali ilk sergisini yine bu binada açmış ve o zaman henüz 14 yaşındaymış. 1930'lu yıllarda İspanya iç savaşı sırasında harap hale gelen bu bina 1960'lı yıllarda belediye ta

Batı Karadeniz'in Gizli Hazinesi: Pompeiopolis Antik Kenti

  Roma İmparatorluğu'ndan kalan antik kentler denilince hep Ege ve Akdeniz bölgesi akla gelir. Oysa Karadeniz Bölgesi'nde de birçok antik kent bulunuyor. Yalnızca henüz kazıları tamamlanmadığı için çok fazla kişi tarafından bilinmiyor. İşte Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde yer alan Pompeiopolis Antik Kenti de bunlardan biri.  (Görsel: https://tr.wikipedia.org/wiki/Pontus_Krallığı) Kastamonu, geçmişte Karadeniz'de hüküm süren Pontus Krallığı sınırları içerisinde yer almaktaydı. M.Ö. 1. yüzyılda Romalılar'ın Pontus Krallığı'nı ortadan kaldırmalarının ardından Roma İmparatorluğu'nun Paflagonya eyaleti içerisine dahil edilmiştir. Pompeiopolis, şehri fetheden Romalı komutan Pompeius tarafından M.Ö. 65 yılında, Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinde kurulmuştur. Kent daha sonrasında Roma İmparatorluğu'nun Paflagonya eyaletinin başkenti ilan edilmiştir. Türkler'in Anadolu'ya girmesinden sonra, 1213 yılında, bu bölge Çobanoğulları Beyliği'nin hakimiyet