Demokrasinin doğduğu Eski Yunan'da meclis o bölgede yaşayan halktan oluşmaktaydı. Yani halkın kendisini temsil edecek bir vekile ihtiyaç duymaksızın bizzat mecliste yer alması mümkündü. "Doğrudan demokrasi" denilen ve günümüzde ütopik olduğu düşünülen bu kavramın İsviçre'nin bazı bölgelerinde hala uygulanmakta olduğunu biliyor muydunuz?
Eğer bu sistemin nasıl işlediğini merak ediyorsanız, İsviçre'de bir halk meclisini ziyaret etme şansı bulmuş biri olarak size anlatacaklarım var.
Hukuk Fakültesi'nin ilk yılında, Anayasa Hukuku dersinde, hocamızın doğrudan demokrasiyi anlatırken İsviçre'deki uygulamadan söz etmesi ile bu konudan haberdar olmuştum. O zaman duyduğumda inanamadığım bu meclisi nihayet İsviçre'nin küçük bir kantonu olan Glarus'ta bizzat gözlemleme şansı buldum.
Bu kısa açıklamadan sonra toplantı gününe dönebiliriz. Öncelikle sabah 09.30'da, yapılacak toplantıyı haber veren kilise çanları çalmaya başladı. Bu esnada önde bando arkada kantondaki resmi görevliler ve davetli bulunan bir bakan toplantının yapılacağı alana doğru yürümeye başladılar. Ardında orada bulunan herkesin konvoya eklenmesi ile Landsgemeindeplatz'a yani toplantının yapılacağı meydana ulaşıldı.
Landsgemeindeplatz'da bir daire halinde alanı çevreleyen sıralar bulunuyor ve hemen ortasında konuşmaların yapıldığı kürsüyü barındırıyor. O kantonda ikamet edenlerin dışında bu alana girmek mümkün değil.
Zira; polis, alana giriş esnasında seçmenlere posta yoluyla gönderilen toplantıya katılım belgesinin varlığını kontrol ediyor.
Bu belgenin bir yüzünde, o gün yapılacak toplantıda görüşülecek maddeler sıralı bir halde bulunuyor.
Meydanın hemen yanında ise ziyaretçiler için tribünler yer alıyor. Ben de olan biteni buradan gözlemleme fırsatı buldum.
Açılış konuşmasının ardından, sırasıyla, toplantı belgesindeki maddelerin her birinin görüşülmesine geçiliyor. Görüşülecek madde okunduğunda itirazı olanlar kürsüye gelerek bu konuda itirazlarını belirtebiliyorlar.
Bu itirazlar doğrultusunda oylamaya geçiliyor ve oy vermek isteyenler ellerindeki kağıdı havaya kaldırmak suretiyle bunu gerçekleştiriyorlar. Oylar tek tek sayılmıyor ama nüfus çok yoğun olmadığı için bu renkli kağıtları havaya kaldırdıklarında oluşan görüntüye göre çoğunluğun gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılabiliyor. Okunan maddeye kimsenin itirazı olmaması durumunda oylama yapılmasına gerek kalmaksızın madde kabul edilmiş oluyor.
Sabah 09.30'da başlayan ve 13.00'te sona eren görüşme başından sonuna kadar sağanak yağmur altında gerçekleşti. Toplantının bitişi de yine başlangıcı gibi kilisenin çan sesleriyle duyuruldu. Havanın çok kötü olduğu durumlarda toplantı bir sonraki haftaya ertelenebiliyormuş ama bir Mayıs sabahını daha kötü hayal edemiyorum :) Toplantı sona erdiğinde şemsiyeye rağmen ıslanmış ve soğuktan donmuş bir haldeydim. Ama her şeye rağmen bu anı yaşamaya değerdi :)
Bu fotoğraf ise başkent Bern'deki İsviçre Federal Meclis Binası'ndan. Duvardaki resimde bir Landsgemeinde tasvir ediliyor.
İsviçre Federal Meclis Binası demişken, bu şık meclis salonunun fotoğrafını da paylaşmadan olmaz. İsteyen herkesin bu salonda yapılan görüşmeleri izlemesi mümkün. İsviçre'nin resmi dilleri Almanca, Fransızca, İtalyanca ve Romanşça ve meclis konuşmaları bu dillerden biriyle yapılıyor. Ama konuşma hangi dilde olursa olsun diğer resmi dillere de simültane tercüme yapılıyor.
Günümüzde doğrudan demokrasinin uygulanmasının zorluğu tartışılsa da, hiç değilse yarı doğrudan demokrasi yolu ile halkın yönetime daha çok katılımının sağlanması mümkündür. İsviçre'de doğrudan demokrasi ülke çapında uygulanmamakta ise de; yarı doğrudan demokrasi metotlarıyla, örneğin referandum yoluyla, sık sık halkın görüşüne başvurulmaktadır.
Referandum bizde çok istisnai bir yöntem ve halkın talebiyle referanduma gidilmesi mümkün değil. Oysa İsviçre'de yıl içerisinde birçok kez referandum yapılıyor ve hemen hemen her konuda halkın görüşleri doğrultusunda hareket ediliyor. Bu referandumun işleyişi de bizdekinden farklı gerçekleşiyor. Öncelikle devlet tarafından seçmenlere bir zarf içinde evet-hayır oy kağıtları ve buna ait zarf ile referanduma gidilecek konu hakkında bilgi içeren bir broşür gönderiliyor. Bu broşürde öncelikle oylanacak husus anlatılırken, ardından bu konuyla ilgili farklı görüşlere yer veriliyor. Bu bilgilendirme ışığında seçmenler oylarını belirleyerek hangi yönde oy kullanacaklarsa buna ilişkin oy kağıdını zarfa koyuyorlar. Bu zarf kapatılıyor ve üzerinde bulunan delikler sayesinde dışarıdan hangi yönde oy kullandığı görülebiliyor. Daha sonra bu zarfı büyük zarfın içine koyarak ilgili adrese postalıyorlar.
Bu gibi yöntemlerin etkin bir şekilde uygulanmasının bilinçli bir topluma bağlı olduğu, bilinçli toplum oluşturulmasının da ancak iyi bir eğitim sistemi ile gerçekleştirileceği açıktır. Bu nedenle kendimizi dünyanın diğer ülkelerinden aşağıda görmek ve biz yapamayız, bize uymaz diye düşünmek yerine dünyadaki her insanın eşit olduğunun, farklılığın eğitimle gerçekleştiğinin bilincinde olmalı, çocuklarımızı eğitmenin de bizim ellerimizde olduğunu unutmamalıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder