Ana içeriğe atla

Latmos&Herakleia Antik Kenti


Binlerce yıl önce, Muğla ve çevresinde eski bir Anadolu halkı olan Karyalılar yaşıyordu. Bugünkü Muğla ili Milas ilçesi sınırları içerisinde yer alan Latmos Antik Kenti de eski bir Karya şehridir. Yukarıdaki fotoğrafta Latmos Antik Kenti'nin kalıntılarından birini görmektesiniz. 


Karyalılar, geçmişi M.Ö. 2 bin yılına dayanan bir Anadolu kavmidir. Yunan kavimlerinin Batı Anadolu'ya gelişinden ve daha sonrasında Roma İmparatorluğu'nun hakimiyet kurmasından çok önce bu topraklarda yaşamaktaydılar. Başkentleri Mylasa (Milas) iken daha sonrasında Halikarnassos (Bodrum) olmuştur. Günümüzde Beşparmak Dağları olarak anılan Latmos Dağı eteklerinde bulunan Latmos Antik Kenti de Karyalılar tarafından kurulmuştur. 


Latmos Antik Kenti'nin kalıntıları dağlık bir arazide bulunuyor. Burayı ziyaret etmek için Milas'ın Kapıkırı Köyü'nden uzun bir yürüyüş yapmak gerekiyor. Bu coğrafya o kadar güzel ki yalnızca bu yürüyüşün dahi çok keyifli olduğunu söylemem gerek. 


Latmos Antik Kenti, M.Ö. 3. yüzyıl civarında terk edildiğinden buradaki yaşam izleri çok eski ve görebileceğiniz kalıntılar sınırlı. 


Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz, kaya içine oyulmuş lahitler burada yaşayan Karyalılar'ın bıraktığı izlerden biri. 


Dağların içinden yürüyüp birden bire karşınızda binlerce yıl önce şekil verilmiş kayalar gördüğünüzde heyacanlanmamak mümkün değil. 


Latmos, M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender tarafından fethedilmiştir. Sonrasında şehir bugünkü Kapıkırı Köyü sınırları içerisinde yer alan bölgeye taşınmış ve "Herakleia Antik Kenti" adını almıştır. Yazının devamında Herakleia'dan bahsedeceğim. 


Herakleia Antik Kenti, Milas'ın Kapıkırı Köyü ile iç içe bulunuyor. Örneğin; şimdi tavukların gezdiği bu alan bir zamanlar şehrin Bouleterion'u, yani meclis binasıydı :)


Herakleia'nın en önemli yapısı Athena Latmia Kutsal Alanı'dır. Bu yapı, şehrin korucuyucusu olan Tanrıça Athena'ya adanmıştır. 

Burası ise Herakleia'nın tiyatrosu. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir. Tiyatro'da henüz kazı çalışması yapılmadığından oturma sıralarının büyük bir kısmı toprak altında.

Herakleia'da kazı çalışmaları tam anlamıyla başlamış değil. Ancak ileride geniş kapsamlı bir çalışma yapılması halinde, antik kentle iç içe yaşayan bu köydeki yerleşimin bundan etkilenme ihtimali yüksek. Bu çalışmaların köydeki dokuyu bozmadan gerçekleşmesini umuyorum. 


Burası ise Liman Kapısı. Bu kapının M.Ö. 300 yılı civarında inşa edildiği düşünülmektedir. Herakleia Antik Kenti ile bugünkü Milas'ın Kapıkırı Köyü'nün iç içe olduğundan bahsetmiştim. İşte bu köyün adı da bu kapıdan gelmektedir. 


Milas'ta deniz olmadığı için limandan bahsedilmesi tuhaf gelmiş olabilir. Ancak antik dönemde Herakleia Antik Kenti Ege Denizi kıyısındaydı. Bugün kentin yanı başında bulunan Bafa Gölü bir zamanlar Ege Denizi'nin bir parçasıydı. Zaman içerisinde, Büyük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlar nedeniyle deniz dolmuş ve Bafa Gölü oluşmuştur. M.Ö. 1. yüzyıl civarında kentin deniz ile ilişiği kesilince önemini kaybetmeye başlamıştır. Çünkü artık deniz ticareti yapma imkanı kalmamıştır. 

(Görsel:https://en.wikipedia.org/wiki/Lake_Bafa#/media/File:Miletus_Bay_silting_evolution_map-en.svg)

Yukarıdaki haritada Herakleia Antik Kenti ile Bafa Gölü'nün konumunu ve Büyük Menderes'in alüvyonlarla doldurduğu alanı görebilirsiniz. 


Yukarıdaki fotoğrafta ise Endymion Kutsal Alanı'nı görmektesiniz. Endymion şehrin kurucusu olarak kabul edildiği için Herakleia'da yaşayanlar için çok önemlidir. Endymion ayrıca bir aşk efsanesine de konu olmuştur. 


Efsaneye göre; Latmos Dağları'nda yaşayan Çoban Endymion, yukarıdaki fotoğrafta durduğum yerdeki gibi, bir zamanlar Ege Denizi'nin bir uzantısı olan Bafa Gölü manzarasına bakarak, her akşam Ay Tanrıçası Selene'nin gökyüzüne yükselip Latmos'u aydınlatmasını hayranlıkla izlermiş. Uykuya daldığında da Selene her gece onu seyretmeye gelirmiş. Böylelikle Ay Tanrıçası Selene ve Çoban Endymion birbirlerine aşık olmuşlar. 

Ancak Endymion Ay Tanrıçası Selene gibi ölümsüz olmadığından, bir gün ölecek olması Selene'yi çok üzüyormuş. Bu nedenle Zeus'tan Endymion'a sonsuz bir uyku vermesini istemiş. Böylece Endymion bundan sonraki hayatını sonsuz bir uykuda geçirmiş; Selene de her gece onu uykusunda seyretmeye devam etmiş. Her ne kadar bu bir efsane olsa da, Selene'nin çok bencil olduğunu düşünüyorum :) 


Herakleia, M.Ö. 133 yılında Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir. Daha sonrasında Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu'nun toprakları arasında kalmıştır. Bizans Dönemi'nde bu bölgeye çok sayıda Hristiyan keşiş yerleşmiştir. Bir sonraki yazıda yine Latmos'ta olacağız. Fakat bu kez keşişlerin yaşadığı dönemden kalan şapel ve manastırları, Latmos'un kayalıklarındaki yüzlerce yıllık freskleri konu alacağız. Bu fresklerden bir örneği yukarıda paylaşıyorum. Daha fazlası için bir sonraki yazıda görüşmek üzere!

Yorumlar

  1. İki yıl önce bir düğün için gittiğim yerleri yeniden görmek..
    Her ne kadar arkeoloji çok da ilgi alanıma girmese de yazdıklarını tek tek okudum..
    Derler Ya “ kalbim Ege’de kaldı”…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder